31 Mayıs 2007 Perşembe

Sini Köftesi


Sevgili misafirlerim,
Sini köftesinin hamurunu yoğurmak için bize resimde gördüğünüz gurup lazım.


Malzemeler:
2 Bardak ince bulgur(ben siyah bulgur kullandım)
1 Bardaktan 2 parmak az un
1 Yumurta
1 Tatlı kaşığı kimyon
1 Çorba kaşığı biber salçası
250 gr birkaç defa çekilmiş yağsız kıyma
Bulguru büyükce bir tepsinin içine alıp sıcak suyla ıslatın. Yoğururken hamurun üzerine elinizle su serpeleyeceğiniz için,su bulguru sadece ıslatsın tepside birikmesin.Bulgur yumuşayınca,salçasını,kimyonunu koyup karıştırın. Ununu da ilave edip iyice yoğurun.Yumurtasını içine kırın.Zaman zaman yeteri kadar su serpeleyerek özleştirin.Son olarak içine etini de ilave edin.




Artık sini köftesi hamurunuzdan,içli köfte bile yapabilirsiniz.Buraya kadar sadece 20 dakikanızı aldı.Bakın sizin için bir köfte açıyorum.








Şimdi de sini köftesinin içini hazırlayalım. İçi, birgün önceden yapsanız sizin için çok kolay olur.

Gerekli malzemeler:
500 gr az yağlı bir defa çekilmiş kıyma
4 Orta boy kuru soğan
1 Çay kaşığı karabiber
1/2 Yemek kaşığı biber salçası
125 gr margarin
Bakın hiç tuz demiyorum.Ben salça koyduğum yemeklere tuz koymam.Biliyorsunuz tuzsuzun çaresi var,tuzlunun yoktur.
Kıymayı tencerenize koyup, suyunu salıp çekene kadar karıştırın.Sonra küçük küçük doğradığınız soğanları içine koyup yağını da ilave edip güzelce kavurun.Salçasını da içinde iyice halledip,karabiberini de atıp tadına bakın.Soğumaya bırakın.
Fırın tepsinizi zeytinyağı ile yağlayın.



Keserek düz hale getirdiğiniz iki buzdolabı poşetinin birini tezgahın üzerine seriniz.
Hazirladığınız hamurdan yumruk kadar alıp poşetin üstünde yassıltın.
İkinci poşeti üstüne sererek, aradaki hamuru yarım santim kalınlığında açıp, tepsinin içine döşeyin.Birleşim yerlerini elinizi suya batırarak kapatın.
Tepsiye yaydığınız hamurun üzerine,hazırladığınız,soğumuş olan kıymayı döşeyip hafifçe bastırın (Kesince kıymalar dökülmesin diye ama çok değil). Aynı şekilde açtığınız hamurla kıymanın üzerini kapatın.

Şimdi sini köftenizi istediğiniz model kesin.Üzerine bir küçük çay bardağı zeytinyağını gezdirip, 170 derece alt üst yaktığınız fırınınızın orta gözüne koyun.


Fırına verirken benim elim değil Fatma anamızın eli demeyi unutmayın lütfen. Sonra iyi olmazsa söylemedi demeyin. 20-25 dakika sonra,yağı cızırdarken parmağınızı hafifce köftenin üzerine bastırın.Yumuşak ise ve kendini siz bastırdıktan sonra topluyorsa hemen çıkarın. Sini köfteniz pişmiş.Sakın fazla fırında kalmasın bulgur çabuk pişer.
Afiyet olsun.

30 Mayıs 2007 Çarşamba

LEVREK PARTİSİ


Sevgili misafirlerim,

Bu akşam arkadaşlarımızla levrek yemek istedik.


Balığı sadece zeytinyağı ile hafifce yağladım .Tuz ve karabiber serptim. Fırın tepsisine yağlı kağıt serip derya kuzularını üstüne yatırdım.


Yalnız balık olamayacağı için
  • patates salatası,
  • kısır,
  • göbek salata,
  • zeytinyağlı enginar da ilave ettim.

Yemek sonrası da Mado dan kazandibi üstü dondurma servisi yaptım.

Arkadaşlarımızla güzel bir gece geçirdik.Onlar memnun ayrıldılar biz de mutlu olduk.



Sizler için soframın resmini çektim. Anlatacağım bir yemek yok ama peçeteliklerimi beğenirseniz bağdat caddesindeki rooms mağzasından aldım. Ben içine nane ısladım.Yemekle birlikte yaprak yaprak naneyi de yedik.

Hepinize sevgiler.

24 Mayıs 2007 Perşembe

BENİM PANDİSPANYAM


Ben küçücük torunumu da pandispanyaya benzetiyorum.Blogu açtığımdan beri ondan bahsetmemek için kendimi zor tuttum.İnanın bu sevgi birkaç kelimeyle anlatılamaz.Bütün samimiyetimle söylüyorum,her Borayı düşündüğüm an'Allahım herkese bu sevgiyi tattır'diye dua ediyorum.İstediği her oyuncağı almak,gitmek istediği yere götürmek,giymek istediğini giydirmek,yemek istediğini yedirmek,eline almak istediği her şeyi vermek istiyorum.İnsanın içinde devamlı kaynayan taşan bir sevgi.Ocağın üstünde kocaman bir tencerede kaynayan çilek reçelini düşünün.Reçel kaynama noktasına geldi,tencerenin kenarına kadar yükseldi;taşıyor.Tencerenin kenarlarından ocağa indi.Derken ocağın içini doldurdu.Hala taşıyor.Sanki içinde sonsuz çilek reçeli var ve her tarafı kaplıyor.O arada ortalığı mis gibi bir koku kapladı.İşte böyle birşey!!!!

23 Mayıs 2007 Çarşamba

PANDİSPANYA


Bugün yeni silikon kalıbımı denemek istedim.Onun için yumurtaları sabah buzdolabından çıkardım. Biliyorsunuz kek yaparken yumurtalar oda sıcaklığında olmalı.
Kalıp 8 yumurtalı bir karışımı alacak gibi geldi. Akşam üzeri mutfağa geçtim.
Mutfak tartımda 240 gr şeker,240gr un tarttım.
Unun üstüne bir paket vanilya ve bir çay kaşığı kabartma tozu koydum. Bu üçlüyü beraberce eledim.Bir limonun kabuğunu, rendenin ince tarafıyla rendeledim.Küçük bir tabakta sırasını beklesin diye bir kenara koydum.
Ayaklı blendrımın içine 8 yumurta kırdım. Üstüne şekeri döküp çalıştırdım. İnanın, 5 dakika dolmadan yumurta şekere öyle bir sarıldıki müdahale etmesem kaseden aşağı atlıyorlardı.Göz göz tabir edilen bu karışımın üstüne unu yavaş yavaş ilave ettim. Unu karışıma iyice yedirmeli ama uzun ve hızlı olmamasına dikkat etmeli. En son limon kabuğunuda içine karıştırıp pastamı yeni kalıbıma boşalttım.
Pandispanyayı yapmaya başlarken 175 dereceye yaktığım fırına koydum.
Sonucu sizin için resimledim. Afiyet olsun.
Malzemeler

8 Yumurta
240 gr şeker
240 gr un
1 Limon kabuğunun rendesi
1 Çay kaşığı kabartma tozu
1 Paket vanilya

Pandispanyayı kalıbınızın büyüklüğüne göre yumurta ile yapabilirsiniz.Tek yapacağınız bir yumurtaya 30 gr şeker,30 gr un koyacaksınız.

20 Mayıs 2007 Pazar

AÇIK BÜFE


GÜZELCE HİSAR DA KAHVALTI


Bu gün ailece,İstanbulun en güzel yerlerinden biri olan Güzelce hisar da kahvaltı yaptık.Bu güzelliği sizlerle paylaşmak istedim.Resimleri telefonumla çektim.Çok net değil ama yinede o güzelliği yansıtıyor.Burada kahvaltı etmek sevgili Ceylanın fikriydi.Ona teşekkür ediyorum.Açık büfeyi de sizler için resimledim.Çocuk parkında çocuklar keyifle oynadılar. Biz de kahvaltı ederken sohbet ettik ve manzaranın zevkini çıkardık. Okadar memnun kaldık ki iki defa hesap ödemişiz.Hepinize güzel günler diliyorum.

19 Mayıs 2007 Cumartesi

Yanlışlarım için özür diliyorum.


Kıymetli ziyaretcilerim,yazımı yazdıktan sonra,kontrol edip sayfaya öyle koyuyorum.Heyhat, yayımladıktan sonra hata görüyorum.Heyecanıma verin lütfen.Yemeğimi ben daha oniki yaşındayken çeyizim için alınan, Herent marka takımımın tabağında resimledim.Bu tabak takımımı çok severek,özel günlerde kullanıyorum.Özellikle çorba kasesi bir sanat eseridir.Sizlerin de benim gibi güzel şeylerden zevk aldığınızı düşünerek bu kasemi resimledim.Beyenirseniz diğer parçalarınıda sizlere zevkle resimlerim.

Yirmibeş dakikada akşam yemeği hazır



YARIM SAATTE LEZZET İKİZİ

Yayla sakızının nazik ziyaretcileri, bugün sabahtan akşama kadar İstanbula gelen bir çocukluk arkadaşımla beraberdim. Saat 17 30 da eve geldim. Akşam için ne yapabilirim diye dolabı açtım. Beş adet kabak vardı. Bana çok yakın bir market var ama evden çıkmaya üşendim. Kapıcımız Hakkı efendi ise zor yürüyor ona da kıyamadım. Onun için evdeki malzemelerle KIYMALI KABAK ve MERCİMEKLİ BULGUR PİLAVI yapmaya karar verdim.

Önce şunları söylemek istiyorum.Benim dipfrizimde herzaman kavrulmuş kıyma , haşlanmış mercimek, haşlanmış nohut, haşlanmış pirinç, tohumu ayıklanmış ve yemeğe konmak üzere doğranmış yeşil biber,soyulmuş sarımsak bulunur.Kavrulmuş kıyma birer defa da kullanmak üzere buzdolabı poşetlerine konmuş ve yassıltılmıştır (Yer kaplamasın üst üste konabilsin
diye).

Yemeğe başlamadan fırını 250 dereceye getirdim.
Önce ocağın üstüne, kıymayı içine koyacağım tavayı yerleştirerek altını yaktım.İçine 2-3 kaşık kadar zeytinyağı koyup,bir poşet kavrulmuş kıymayı içine bırakıp kapağını kapadım. Tabii ocak kısıkta yanıyor.Hemen kabakların üstünü sıyırdım.Halka halka doğradım.Bu arada açılan kıymaya bir kaşık biber salçası ilave ettim.Biraz karabiber ekledim. Kabakları düdüklü tencereme yerleştirdim. Üstüne, salçalı kavrulmuş kıymayı koydum. Bir kahve fincanının
yarısı kadar suyu, kıymayı hazırladığım tavanın içine döküp çevirdim, onuda, tencereye döküp kapağını kapadım. Ketıla su doldurup ısınması için düymesine bastım.
Düdüklü içindekileri pişirirken,ben küçük bir tencereye yarım kahve fincanı kadar zeytinyağı koyup üstüne bir orta boy soğanı, küçük küçük doğradım. Soğan pembeleşince, yarım kaşık kadar biber salçasını içinde ezip,bir poşet haşlanmış yeşil mercimeği içine ilave ettim (Mercimek
bir bardak kadar ve yine poşette yassıltılmış olarak dondurulmuştu). Nazikce karıştırarak
çözdürdüğüm mercimeğin üzerine bir bardak iri bulguru döktüm. Mercimekle bulgur birbirine
sarılınca üstlerine bir parmak çıkacak kadar kaynar su koydum.Kapağını kapatıp altını kıstım.
Bu arada düdüklü tencerenin düdüğünün iki halkası dışarı çıkınca altını kısıp 2-3 dakika sonra da ocağı söndürmüştüm.Pilavın kapağını kapatınca, baktım,düdüklünün kapağın halkalarından biri içine girmiş.Musluğu açarak soğuk suyu tencereni üstüne akıttım.İkinci halka da yerine gidince kapağı açarak yemeğimi paylekse döktüm.Hemen sıcak fırına koydum. Kabağın üstünün kızarması ve pilavın pişmesi hemen hemen aynı sürede oldu.
Ve benim akşam yemeğim 25 dakikada hazırlanmış oldu.Salatamızı yaptım.Birgün önceden kalan zeytinyağlı taze fasulyemizide sofraya koydum. Afiyetle yedik.

Kabak fazla tuz kaldırmaz. Ben salça koyduğum tuz koymadım. Sizde bu ikiliyi yapmak isterseniz beğeneceğinizi tahmin ediyorum.
Afiyet olsun.

17 Mayıs 2007 Perşembe

MEYVE FONDÜSÜ

Benim bloguma girip bakmak nezaketini gösteren kıymetli misafirlerime ,açılışı
yaptıktan sonra yeni birşeyler gösteremedim.Sebebi resimli olmasını istediğimdendi.
Önümüzdeki hafta içinde onu halledeceğim.O zamana kadar ÇİKOLATALI MEYVE FONDÜSÜ ile idare edin lütfen.Fondü takımı KAHVE DÜNYASInda satılıyor.
Misafirlerime hazırlaman çok acele olduğu için tabağımı süsleyemedim.Daha doğrusu
o günkü programımda yoktu.
Siz hazırlarken, misafirlerinizin sayısına göre,herbirinin her meyveden birer tane
alacağını düşünüp ona göre miktarını tayin edin. Bahçeden
toplayacağınız büyük yaprakları yıkayıp kurutun ve tabağınızın içini onlarla
döşeyin.Ananası portakal dilimi gibi ayırın.Dış kabuğunun iki parçasını tabağınıza
yerleştirip,bir defada yenecek şekilde doğradığınız meyvesini, dış kabuğunun üstüne sıralayın.
Tabağınıza dekoratif olarak kivi,çilek,elma,armut,muz mevsimine göre kavun,şeftali , üzüm ve
kaysıyı bir defada yenecek gibi hazırlayıp yerleştirin.Ortasına, altında mum yanan çikolata kasenizi de koyun.
Arzunuza göre bitter veya sütlü çikolatayı benmari ile eritip,ortadaki kaseye doldurun.
Küçük çatallar ve peçete ile servise sunun.Afiyet olsun. (İri siyah ve sarı üzümler çikolata ile
çok güzel oluyor.)

13 Mayıs 2007 Pazar

Yaylasakızı'dan selamlar


Blogumu ziyaret edecek herkesi, evime gelen misafir olarak düşünüyorum.

Sevgili misafirlerim, hepiniz, hoş geldiniz sefalar getirdiniz.

Muhakkak aranızda Yayla sakızı da nereden çıktı diye düşünenler olmuştur.Benim çocukluğum ve gençliğim Adana da geçti. Adana, yaz aylarında çok sıcak olur. O kadar sıcak ki, faytonları çeken atların nal izleri ve hanımların sivri topuklarının izleri asfalta çıkar, insanlar, asvalta yumurta kırarak, nasıl piştiğini birbirlerine gösterirlerdi.

Onun için, okullar tatil olur olmaz, ailelerimiz, bizi alır, yaylaya götürürlerdi. Biz üç kardeş ve amcalarımın çocukları, toplam on çocuk, harika günler geçirirdik.

En büyük zevkimiz, eşeklerin üstünde satış yapan köylülerden alışveriş yapmaktı.En çok aldıklarımız da yayla sakızı ve kar idi. Kardan, annelerimiz karsambaç yapardı.Yayla sakızlarını da, kolay çiyneyebilelim diye, cezvenin içinde kaynatır bize öyle verirlerdi.Bembeyaz,hurma çekirdeği gibi şekli olan ve çok sert bir sakızdı.İsmini bilmediğim bir otun kökünden çıkan,sütü, kurutarak yaparlardı.

20-25 bitki kökünden ancak bir sakız çıktığını hatırlıyorum. Bağda, asmaların altında oturur,kim daha önce yumuşatacak diye çenelerimiz sızlayana kadar sakız çiğnerdik.Yumuşadıktan sonra da her çiğnendiğinde çıt-çıt diye ses çıkarırdı. Dağ kokardı,çiçek kokardı. O benim çocukluğumun simgesi sanki. Herhalde onun için, ne isim koyacaksın dediklerinde aklıma gelen ilk isim yayla sakızı oldu.

Sizlere zaman zaman eskilerden,yenilerden, kuşlardan çiçeklerden bahsedeceğim. Hoşuma giden şeyleri sizlerle paylaşacağım.

Hepinize sevgiler yolluyorum.

Anneler günü

Sevgili misafirlerim,blogumun resmi açılışını henüz yapmadım ama anneler günü sebebiyle sizlerle birşeyler de paylaşmak istedim.

Ben annemi geçen mayısın 22 sinde kaybettim.Allah hepinize en az benim annemle yaşadığım kadar beraber yaşamak nasip etsin.Benim içimde, anneme yaptığım hiç bir yanlışın yükü yok.Ona karşı herzaman saygılı ve şefkatli idim.Evlat olarak yapılabilecek herşeyi yaptım.O da bunu çok iyi takdir eder,beni üzmemek için büyük bir gayret sarfeder çoğu sıkıntılarını söylemezdi.

Yine de keşke lerim yokdeğil..Sizler de annelerinize ilerde içinize dert olacak şeyleri yapmayın.Hep şöyle düşünün ,benim evladım bana bunu söylese veya yapsa ben ne yapardım.

Ama arkadan ben annemin yaptığını yapmazdım diyebilirsiniz.İşte onu bilemezsiniz.Geçen yıllar, yaşadıklarınız, tepkilerinizi ve düşüncelerinizi değiştirebilir.

Hepinize sevdiklerinizle sağlıklı ömürler diliyorum.

9 Mayıs 2007 Çarşamba

AÇILIŞ DAVETİ..


Blogumuzun açılışı için geçenlerde hazırladığım sofrayı paylaşmak istiyorum! Tariflerini de sırasıyla vereceğim.. Öncelikle zeytinyağlı enginar..

İşte açılış soframdan bir görüntü..

Herkesin en favorisi Elbasan Tava













Farklı bir Fasulye Salatası







Bizim usul muammara





Sarmısaklı Köfte













Meşhur Humus

















Şipşak tatlı - çilek-muz fondü!













Pek yakında tarifleri ile tüm sofralarımı sizinle paylaşacağım !

Sevgiler...

Yaylasakızı..

Zeytinyağlı Enginar...BAHAR GÜZELİ !


Gerekli malzemeler

4 tane enginar
350 gr kavanozda garnitür
1 Portakal
1 Orta boy kuru soğan
1/2 Kahve fincanı zeytinyağ
1/2 limon
1 Tatlı kaşığı un
Birkaç dal dereotu

Enginarı, herzaman tanıdığınız bir yerden alınız.Kılçıklı çıkarsa emeğinize ve paranıza yazık olur.
Eve getirdiğiniz enginarları, tek tek yıkayıp ,ortadan kestiğiniz limonun yarısı ile hertarafını
limonlayın.Tencerenize zeytinyağını dökün,üstüne soğanı küçük (çintme şeklinde)küçük doğrayın.

Soğanın rengini karartmadan, portakalı sıkıp suyunu, 1 kaşık unu ve yarım limon suyunu da tencereye ilave edin.Bir bardak da su koyup kaynatın.Tabii kararınca tuz ekleyerek.Kaynayan bu malzemelerin üstüne, çukur tarafları alta gelmek üzere enginarları yerleştirin.

Yavaş ateşte,lokum gibi pişen enginarları, el kevgiriyle servis tabağına alıp, tenceredeki malzemenin üstüne, süzgece koyup sudan geçirdiğiniz garnitürü ilave edin.

Eğer suyu fazla ise, tencerenin kapağı açık ve yüksek ateşte pişirin.
Yağında kalan malzemeyi,kaşıkla çukur tarafları üste gelmek üzere servis tabağına koyduğunuz enginarların üzerine paylaştırıp dereotu ile süsleyin.
Afiyet olsun

7 Mayıs 2007 Pazartesi

TAZE FASULYE SALATASI


Gerekli malzemeler

500 gr Taze fasulye
5 Tane taze soğan
200 gr Beyaz peynir
1 Kabuğu soyulmuş domates
1/2 Bardak iri çekilmiş ceviz
1 Kahve fincanı zeytinyağ
1 Kahve fincanı elma sirkesi
1 Tatlı kaşığı kuru nane
3 Tatlı kaşığı üzüm sirkesi

Fasulyenin kenarlarını alıp,ortadan ikiye bölün ve dört parmak boyunda kesin.
Elma sirkesinden 3 tatlı kaşığı bir kasenin içine ayırıp, gerisini, fasulyeyi haşlayacağınız tencereye dökün.

Fasulyeyi de tencereye koyup yeteri kadar su ve 1 çay kaşığı tuz ilave edip 10 dakika haşlayın.

Haşlanmış olan fasulyeyi süzüp, geniş bir kabın içine alın.3 tatlı kaşığı elma sirkesi koyduğunuz kaseye, 3 kaşık da üzüm sirkesi ilave edin.Üstüne 1 kahve fincanı zeytinyağını döküp,biraz karabiber,biraz kırmızı biber,az tuz ile tatlandırın.


Beyaz peyniri, kesme şekerin yarısı kadar küçültüp, üzerine naneyi serpin.Silkeleyerek nanenin her tarafına yapışmasını sağlayın.Fasulyenin üstüne dökün.

Onların üzerine,taze soğanı ve domatesi,küçük küçük doğrayın.

Hazırladığınız sosu da,peyniri ilave ettiğiniz fasulyenin üzerine koyun.

Cevizi de üstüne serpin.Hırpalamadan karıştırıp servis tabağınıza geçirin.

Afiyet olsun.

Meşhur HUMUS


Sizlere, hummus tarifimi vermeden önce, dipfirizimde her zaman hazır bulundurduğum,nohudu, nasıl hazırladığımı anlatmak istiyorum.


Marketten aldığım 1kg nohudu, akşamdan geniş bir kabın içine ıslarım.Sabah kalkınca onun suyunu süzer,tencereye alır ve üzerine 4-5 parmak çıkacak kadar su ilave edip,yenecek kıvama gelene kadar haşlarım.Haşlanmış nohudun,üçte birini ayırıp, buzdolabı poşetinin içine koyup, dipfirize yerleştiririm.Geri kalan nohudu, robotta çekerim.Nohut robottan geçince un gibi olmaz.Diş diş tabir ettiğimiz gibi olur. Nohudun bu hali, hummusda bizim daha çok
hoşumuza gidiyor (Genelde hummus yapanlar nohudun kabuğunu soyarlar.Ben,bir de bu şekilde yapmayı deneyin derim)

Robottan geçirdiğim nohudu,bir defalık, yeterli gördüğüm miktarlara göre ayırır,buzdolabı poşetlerine yerleştiririm (Poşetin içindeki çekilmiş nohudu, yassıltın ki, açılması daha kolay olsun.)

Gerekli malzemeler

5-6 limon
3-4 diş sarımsak
2 bardak kadar çekilmiş nohut
1 bardak tahin
2 çorba kaşığı Z.yağ
1 çay kaşığının ucuyla kırmızı biber
1 çay kaşığı kimyon

Süslemek için ince kıyılmış maydonoz ve 1 domates ve siyah zeytin

Limonu sıkın, geniş bir kaseye koyduğunuz tahinin üstüne,yavaş yavaş dökerek bir yandan da karıştırın. Tahin önce sertleşir,üstüne limonu ilave edip karıştırdıkca,ilk kıvamına gelir.Bu arada tadına bakarak limonunu, ağız tadınıza göre ayarlamanız gerekir.Limonunu kafi görürseniz,su ilave ederek,tahini ilk kıvamından biraz daha gevşek bir hale getirin.İçine ezilmiş sarımsağı,kimyonu,ağız tadınıza göre tuzu da ekleyip karıştırın.Sonra,ezilmiş nohudu,içine yavaş yavaş ilave edin.Kıvamı tahinin ilk halinden az katı olmalı çünkü durunca biraz daha katılaşır.
Hazırladığınız hummusu tabağınıza yerleştirin. Küçük bir tavanın içine zeytinyağını koyup,üstüne kırmızı biberi ilave edin.Biber yanmasın, sadece yağa rengi çıksın.
Biberli yağı hummusun üstüne gezdirip süsleyin.
Afiyet olsun.

İŞTE İLK TARİFİM...Elbasan Tava


Kıymetli misafirlerime hem lezzetli, hem de, göze hitap eden bir yemek olan Elbasan Tava yapmak istedim. Et olarak kuzu incik almıştım. Onun için Elbasanı da biraz değiştirmiş oldum.
Resmini gördüğünüz yemek gerçekten çok lezzetli oldu.

Yemeğimin tarifini anlatmadan önce, sizlerle paylaşmak istediğim bazı şeyleri yazmak istiyorum.

Kemikli etler, biliyorsunuz, kaynarken kahve rengi köpük çıkarır.
Bu çıkan köpük, etin ve kemiğin içindeki kandır.Ben buna mani olmak için, eti alınca hemen , suyun içine ıslarım ve sık sık suyunu deyiştiririm.Daha sonra, etin suyunu süzdürür ve tencereye yerleştiririm.Üstüne kaynar su döker bir taşım kaynattıktan sonra suyu süzerim.Bu işi iki defa yaptıktan sonra,eti pişireceğim tencereye koyar, üstüne bir soğanı soyup, dörde böler ilave ederim. 4-5 tane karabiber de ekler sıcak suyunu koyar ve eti pişiririm.Ve bunu genelde, yemeği yapacağım günden, birgün önce hazırlarım. Etler kemiklerinden rahat ayrılacak kadar pişince, iri parcalar halinde kemiklerden ayırır, üzerine yeteri kadar tuz,karabiber,kırmızı biber ilave eder, buzdolabına
koyarım.

Gerekli malzemeler:

4 tane kuzu incik
6 tane kalın ve en uzunundan kemer patlıcan
4 domates
6 çarliston biber
2 kuru soğan
1 adet kesme şeker
4-5 adet tane karabiber
1/2 çay bardağı zeytinyağ
2-3 kesme şeker büyüklüğünde tereyağ
1,5 çorba kaşığı domates salçası(yarı yarıya biber ve domates de olabilir)

Beşamel sos:

1 su bardağı rendelenmiş kaşar peyniri(ben taze kaşar kullandım)
3 çorba kaşığı un
2 su bardağı süt
3 çorba kaşığı zeytinyağ



Tarifi:
İncikleri yukarda anlattığım gibi haşlayıp kemiklerinden ayırın.
Kuru soğanı soyup dörde bölün ve tencereye koyduğunuz 2 küp şeker büyüklüğündeki tereyağın üzerine halka çekin . Soğanlar pempeleşince üzerine, 2 domatesin kabuğunu soyup küçük küçük doğrayın. Yeşil biberleride üstüne doğrayıp soteleyin; bir kesme şeker ilave edin
Kemiklerinde ayırdığınız etleri üzerine ekleyip tencereyi sallayarak karıştırın.

Muhakkak tadına bakın.Ağız tadınıza göre tuz ,karabiber ilave edip bir kenera bırakın.Bunu daha önce söylediğim gibi bir gün önce yaparsanız, sizin aynı gün fazla vaktinizi almaz.

Fırını alt ve üst 200 dereceye açın.

1/2 çay bardağı zeytinyağı bir kaseye dökün, soyduğunuz ve yarım santim kalınlıkta uzunlamasına kestiğiniz patlıcanları, elinizi zeytinyağına batırarak yağlayın, fırın tepsisinin içine serdiğiniz yağlı kağıdın üstüne dizin.(İsterseniz yağda kızartabilirsiniz.Ben hafif olsun diye fırında kızartıyorum). Pembeleşen patlıcanları çıkarıp,bir tabağa alın (bunu da birgün önceden hazırlayabilirsiniz).
Üç uzun patlıcanı çapraz yapıp, ortasına hazırladığınız içten, yumurta büyüklüğünde koyun. Yalnız, koyduğunuz eti, patlıcanların üst uçlarının, kapatması gerekir. Hazırladığınız her bohçayı ters çevirip, fırın kabınıza yerleştirin.

Yarım bardak suyun içinde salçanızı ezin. Salçalı suyu patlıcanları yerleştirdiğiniz kaba dökün.Kabınızın dibini yarım santim kaplaması gerekir.

Beşamel sos için

Zeytinyağı tencereye koyup üstüne unu ilave edelim.Rengini fazla koyulaştırmadan sütü yavaş yavaş katalım.Tadına bakarak tuz ve karabiber ile tatlandıralım.Kaynamaya başladıktan sonra altını kısıp, koyulaşınca ocaktan alalım.El blendiri ile karıştırıp krema kıvamına gelen sosu,bir kepçe yardımıyla, her bir etli bohçanın üzerine, birer kepçe olarak döküp, bohçaları kapatalım.Bohçaların üstüne kaşar peynirini de paylaştıralım. En üste, halka halka, kestiğimiz domatesten bir halka, onun üstüne de ortadan kestiğimiz yeşil biberden bir adet koyup fırına atalım.


Resimde gördüğünüz gibi kızardıktan sonra servis yapabiliriz.