Hepinize merhaba sevgili misafirlerim.Uzun zamandan beri ilk defa bilgisayarımı kucağıma alıp koltuğuma oturdum.Elimde olmayan nedenlerle blogumu ihmal etmiştim.Şimdi herşey yoluna girdi ve ben de sizlerle başbaşayım.
Dün akşam sene başında planlamış olduğumuz Japonya seyahatinden döndük. Japonya görülmesi olmazsa olmaz bir memleket.İnsanları saygılı, temiz, geleneklerine bağlı, kültürlü kişiler. Tokyo'da, yüksek binaların arasından geçen trenler onların altındaki geniş caddeler ve bu kalabalık şehrin temizliği beni çok şaşırttı. Tapınaklar, parklar, kiraz ağaçları, Zen bahçeleri beni adeta büyüledi. Saraylarda sadeliğin yanısıra, mütevazi bir asalet var. Ağaçlar seneler önce dikilirken bugünkü şekli düşünülerek yerleştirilmiş. O kadar güzel bir kompozisyon meydana gelmiş ki inanın seyretmeye doyamadım.
Tokyo'dan sonra küçük bir kaplıca şehri olan Atami'ye gittik. Kaldığımız otel tipik bir Japon oteliydi. Yerler hasır, sürgülü kapılar, dolaplara kaldırılmış yataklar, yer masası ve yanlarında hareketli kollukları olan arkalıklı yer minderleri. Bunun yanı sıra plazma TV'si, odaya mahsus açık havada termal havuzu, buzdolabı, kasası, lüx banyosu ile gelenek ve modern yaşamı birleştiren çok güzel bir oteldi. Kaldığımız otel olan Atami SEKİTEİ'i (http://www.ishinowa.co.jp/) görmek istersiniz diye adresini veriyorum.
Atami'den sonra hızlı trenle (bunların biletlerini Londra'dan almıştık; bu biletler sadece turiste mahsus ve Japonya dışından alınan ucuz biletler) Kyoto'ya geçtik.Kyoto'da Hyatt Regency otelinde kaldık. Kyoto anlatılması çok güç, sadece yaşanacak bir yer. Japon imparatorluğu'nun ilk başkenti. İmparotorun sarayı, Altın tapınak(http://www.kinkaku-ji.or.jp/), filozofun yolu, Nijo kalesi, Gion bölgesi , parklar, bahçeler hepsi harika yerler. İnşallah gitmemiş olan herkese buralara gitmek ve görmek kısmet olur. Hepinize sevgiler.
21 Nisan 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder